kant'ın
eğitim üzerine isimli kitabında geçen bir cümleyi paylaşayım: "oysa dünyanın ve dünya insanlığının geldiği bu son dönemeçte duyulan şey insanın daha atılgan, daha cüretkar, daha pervasız olması değil, tersine, önce kendisini sonra etrafını durup dinlemesi, inadına temkinle, temenni ile hareket etmesidir"
(ahmet aydoğan'ın çevirisi ile türkçe okudum, bilginize)
bir örnek olarak: kişisel gelişim saçmalığının piyasaya sürdüğü insan modeli kusurlu bir modeldir; özgüven ve motivasyon yüklenerek 'rekabet' sahasına çıkarılırlar. pazarlamak'a müthiş bir düşkünlükleri vardır. istatistiklerle araları çok iyidir. ortalama 1m derinliğe sahip bir havuzda boğulan istatistikçinin hikayesini duymuş muydunuz?
trevanian'ın cümlelerini pek hatırlamıyorum. onun da benzer şekilde düşündüğünü hatırlıyorum. şu sıralar da dillerden düşmeyen şibumisine baktığınızda görürsünüz; karakter iyi bir dövüşçü, ajandır, entelektüeldir, iyi bir go oyuncusudur ama son derece temkinli ve temenni doludur. bence foucalt'ın bahsettiği 'normal' insandır
kendi düşüncem ise 'mevcut zihin yapısına meşruluk, önem atfederek, ondan emin olarak, kendini ölçüsüz duyumsamakla tezahür eden kendi ile bir sınırlı kalış'
böyleleri ayağı takıldığında dönüp arkalarına bakarlar, kesinkes suç takıldığı yerdedir.
yol bozuktur istisnasını da varsa pimpirikliler için ekleyelim buraya, evet yol da bozuk olabilir, yürüyüşünden emin olanın bakması gerekmiyorsa o da ayrı tabi...